Belki de bu soru Dünya’da en çok sorulan sorular arasında yer alır. Peki! doğru cevabı biliyor muyuz? Bu yazımda sizlere mutluluğun formülünden değil, mutluluğu inşa etmekten bahsedeceğim…
İngiliz filozof Jeremy Bentham mutluluğu yaşamdan alınan keyif, zevk ve acıların toplamı olarak tanımlamıştır. Gelin bu üç kelimeye biraz daha fazla odaklanalım. Keyif, zevk ve acılar… Yaşamımızın mutlak bir parçası… İnsan olduğumuzu kanıtlar nitelikte olan bu duygular bize acısıyla ve tatlısıyla hayatı yaşamaktan zevk almak gerektiğini gösteriyor.
Bir insanın mutlu olabilmesi için çoğu uzmanın görüşü önce mutsuzluğu tatması gerektiğidir. Hayatımızdaki mutsuz günlerin sayısı, mutlu günlerin sayısından fazla olduğu durumlar ise bizler için bir alarm durumudur. Mutsuzluk durumunun farkında olmak ve olabildiğince hızlı bir şekilde bu düşünceden kurtulmak gerekir.
Burada olumlu zihinsel tutumdan bahsedeceksek bilmeliyiz ki; olumlu zihinsel tutum sanıldığı gibi Polyannacılık oynamak değil, bizi üzen durumlara karşı kendimizi koruma yöntemidir. Karamsarlık ve iyimserlik duygularımız davranışlarımıza, davranışlarımız ise bir şekilde karakterimize yansıyacaktır.
Socrates ve Aritoteles gibi düşünürler mutluluğu ulaşılması gereken erdemli bir yol olarak kabul etmişlerdir. Bu yol Mihaly Csikszentmihalyi için akış teorisi olarak tanımlanıyor. Mihaly 20 yılı aşkın bir süre boyunca yaptığı araştırmalarda FLOW (Akış) halini bizlere aktarmıştır. Mihaly 1934 yılında doğan, II. Dünya Savaşının ortasında yaşamaya çalışan bir çocuk. Mihaly ‘nin kendisine sorduğu soru ise şu: “Yaşamaya değer bir hayat mümkün müdür?” İşte bu soru, akış teorisinin temellerini atmıştır.
Akış teorisi nedir?
Yaptığınız bir işi ya da bir eylemi soluksuz, nefes almadan hatta zamanın bile nasıl geçtiğini anlamadan yaptığınız oldu mu? İşte bu an sizin akışta olduğunuz andır. Akışta olabilmek için IKIGAI nizin olması yani sizi yataktan çıkartacak bir amacınızın olması belki de ilk koşul.
Dünya’ya geldiğimizde bir yaşama amacımız olduğunu düşünenlerdenseniz “Soul” filmini izlemenizi öneririm.
- Amacımıza ulaşmak için ulaşmamız gereken yol,
- Bu yolda ilerlerken başımıza gelecek olumlu durumlardan ders çıkarmamız,
- Olumlu zihinsel tutumumuzu arttırarak yılmazlık yetkinliğimizi arttırmak.
Bu sıralama ulaşmak istediğimiz bir yol olduğunu bizlere gösteriyor. İşte tam bu esnada Hedonik Adaptasyon’a da değinmeden geçmeyelim. İster mutluluk deyin ister akış amaca ulaşmak için kat ettiğiniz yolun sonunda mutluluk seviyenizin giderek azalmaya başladığını göreceksiniz. Zirve noktasında artık sizin için önemli olanın bu olmadığını, elde ettiğiniz zaman eskisi kadar heyecan vermediğini göreceksiniz.
Brickman’ın 1970 lerde ortaya attığı bu kavram aslında sadece olumlu duygular veya mutluluğa endekslenecek bir durum değil. İster olumlu ister olumsuz durum olsun belli bir süre sonra bu duygular bizim için sıradanlaşacaktır. Mutluluk kavramı üzerine yapılan yüzlerce araştırmada da bu sonuçların doğruluğunu kanıtlar nitelikte. “Soul” filmini bir de bu gözle izlemenizi ayrıca tavsiye ederim.
Peki ne yapmak lazım?
“Mutluluğa nasıl ulaşacağınızı sizden başka kimse size söyleyemez”
Mihaly Schizenmihaly